Ateş

1374049_10151939852828708_888963191_nEvinde ya da çevresinde bir çocuğu olan neredeyse herkesin okuyacağı bir yazı bu.. Çünkü ateşli bir çocuk ile ilgilenirken hepimiz endişeleniriz. Ateşin kaynağından, ateşi kontrol edememekten, çocuğa bir zarar gelip gelmeyeceğinden, tedavisinin nasıl olacağından, ne kadar süreceğinden, ateşin havaleye neden olup olmayacağından..

Belki biraz bilgilerimizi arttırmak az da olsa rahatlamamızı sağlayabilir. O zaman baştan başlayalım..

* Ateş nedir? Ne işe yarar?

İnsanoğlu sıcak kanlı bir canlıdır. Vücudumuzda bir sürü sistemin birbiriyle koordineli çalışması ( katabolizma ; alınan yakıtı tüketilmesi ) sırasında ısı enerjisi olarak ortaya çıkar.  Vücut ara vermeden işleyen bir fabrika olduğu için bazal bir vücut sıcaklığı sürekli olarak ölçülecektir. Termoregülasyon ; beyindeki ısı merkezi, deri ve kaslardaki ısı reseptörleri arasında iletişim sonucu terleme, sıvı alımı isteği ve soğuk ya da  sıcak ortama girme isteği gibi davranışsal yöntemlerle vücut ısısının 36,6-37,9 C arasında tutulmasıdır. Hormonal mekanizmalar aracılığı ile de sabaha göre gece bazal vücut sıcaklığımız 0,5-1 C artar. Bu nedenledir ki, çocuklarımızın ateşi genellikle gece yükselmeye başlar ..

Vücudumuz dışarıdaki çeşitli etkenlerden korunabilmek için bir çok savunma stratejisi geliştirebilen harika bir organizmadır. Bütünlüğü bozulmamış deri, burun ve kulaktaki salgılar, solunum yollarında sürekli üretilen-temizlenen mukus mikroorganizmaların vücudumuza girişini engellemeye yönelik sistemlerin bir kaçıdır.. Vücudumuza girebilen mikroorganizmaların yok edilmesi için de bağışıklık sistemimiz var gücüyle çalışır. Ateş bağışıklık sisteminin alarm durumunda daha etkin olabilmesi için verilen koruyucu bir yanıttır. Dolayısıyla “ateşi düşürmek” hala tartışılan bir konudur. Kaynaklar çocuğun konforu yerinde ise 39 C’ye kadar ateş düşürücü verilmemesi konusunda neredeyse hemfikir. Çünkü ateş adaptif bir cevaptır ve yayınlar ateş yükselmesi ile mikrobik çoğalmanın azaldığını vücudun enfeksiyona cevabının kuvvetlendiğini göstermektedir. Ancak nörolojik rahatsızlıklar, febril konvülzyon (ateşli havale) öyküsü, kalp veya akciğer hastalıkları, metabolik hastalıklar söz konusu ise ateşin mevcut süreci sıkıntıya sokabileceği bilinmelidir.

*Ateşi nasıl ölçelim?

Piyasada bir çok ateş ölçer bulunmakta. Bunların arasında en güveniliri aslında “klasik yöntem” dediğimiz ateşi koltuk altından ölçen civalı termometreler. Ölçümün sağlıklı olabilmesi için termometreyi sallayarak civa düzeyini düşürmek, koltuk altının kuru olduğundan ve derecenin metal kısmının tam koltuk altında en az 3 dakika sabit kaldığından emin olmak gerekir. Ancak çocuğu olan pek çok insan bilir ki bu günlük hayatta (özellikle gecede) pek de pratik bir yöntem değildir. Koltukaltından elektronik termometrelerin ve alından uzaktan ateş ölçerlerin güvenilirlikleri soru işareti olsa da pratik hayatta oldukça kullanışlılar. Rektal ısı ölçümü, kor ısısı denilen ısıya en yakın sonucu vermekle birlikte elzem durumlar dışında önerilen bir yöntem değil. Kulaktan ateş ölçümü, pratik, hızlı ve doğruya en yakın sonuç ile şu sıralar en sık kullanılan yöntem.

*Ateş neden olur?

Nedenler kabaca, enfeksiyonlar, inflamatuar (romatizmal) hastalıklar, neoplastik hastalıklar ve nedeni bilinmeyen ateş olarak sınıflandırılabilir. Çocuğunuzun ateşinin hangi gruba girdiği, çocuk doktorunuzun yapacağı muayene ve gerektiğinde istenilen bazı tetkikler ile belirlenir. Sıcak çarpması, malign hipertermi(ısı merkezinin kontrolünün ortadan kalkması), salisilat zehirlenmesi ya da tiroid bezinin aşırı çalışması (tirotoksikoz) durumunda da sınırların da üzerine çıkan ateş gözlenebilir.

*Ateşten korkalım mı? Ne zaman korkalım?

37,5 – 38 C arası subfebril yani “dikkat et ateşi”dir. Çocuğun üzerini inceltmek, ortam sıcaklığını düşürmek ve sıvı takviyesi ile genellikle kolayca kontrol altına alınır.

38 C ve üzeri “ateş” olarak adlandırılır. 39 C pek sevilmez ve 40 C’den nefret edilir 🙂

Ateş düzeyinden bağımsız olarak 3 aydan küçük bebekler, çeşitli nedenlerle bağışıklık sisteminin etkin çalışmadığı bilinen ya da neoplastik/metabolik/kalp/kronik akciğer hastalığı olan çocuklar için 38 C de son derece önemlidir ve hekim tarafından mutlaka değerlendirilmeleri gerekir. (Ateşin gebelikte de son derece tehlikeli olduğunu belirtelim.)

* Kaç derece ateş endişelendirmeli?

Çocuğun genel durumu, çocuk hekiminin sizden öğreneceği hikaye ve yapacağı muayene ile ateşin kaynağı genellikle saptanır ki çoğunlukla kaynak viral ya da bakteriyel enfeksiyonlardır. Ateşi düşürmenin klinik olarak hastalık sürecine etkisi olmadığından müdahale edip etmemeye risk faktörlerinin varlığı ve çocuğun konforu göz önünde tutularak karar verilmelidir.

tunaÖncelikle yapılması gereken çocuğun üstündeki kıyafetleri soymak ya da inceltmek, ortam sıcaklığını düşürmektir. Ateşin kendisi de vücuttan sıvı kaybına neden olacaktır, sıvı kaybı da ateşin daha yüksek derecelere ulaşmasına neden olabilir. Soğuk, sirkeli ya da alkollü su ile pansuman ateş düşürülmesi, kontrollü ateş düşürme alamayabileceğinden ve çocuğun stresini arttırabileceğinden kesinlikle önerilen yöntemler değil. Ilık duş ateş düşürme için en fizyolojik ve başarılı yöntemdir.

“Salisilik asit”in (bebe aspirini, aspirin, babypirin, coraspin, ecopirin vs) bazı romatizmal/kalp hastalıkları dışında kesinlikle ateş düşürme için kullanılmaması gerekir. Bazı virüslerle ilacın birlikteliği “Reye Sendromu” denilen ölümcül olabilen karaciğer yetmezliği tablosuna sebep olabilir.

İlaç kullanılması gerektiğinde asetaminofen 10-15 mg/kg gerekirse 4 saatte bir ya da 6 aydan büyük bebeklerde ibuprofen 5-10 mg/kg 6-8 saatte bir kullanılabilir.

Her ateş febril konvülziyona yani havaleye neden olmaz. Hangi ateşin sebep olacağı da maalesef her zaman bilinemez. Eğer çocuğunuzda daha önce geçirilmiş febril konvülziyon öyküsü ya da nörolojik/metabolik vir hastalık yoksa, ailenizde böyle bir öyküsü olan kimse yoksa her ateşte panik olmanız için bir neden yok demektir. Bazı çocuklar 40 C ateş ile oyuna devam ederken bazı çocuklar ateşi henüz 37,5 iken febril konvülzyon geçirebilirler. Bu nedenle çocuğunuza yapabileceğiniz en büyük iyilik sakin olmak, iyi bir çocuk doktoru ile çocuğunuzun düzenli kontrollerini yaptırmak ve olası bir konvülziyon durumunda çocuğunuza nasıl müdahale edeceğinizi öğrenmektir.

Yeri gelmişken havale geçiren çocuğa nasıl müdahale edeceğinizden de bahsedeyim.

Febril konvülzyon geçiren çocuğa yapabileceğiniz tek müdahale çevresindeki sert, sivri ona zarar verebilecek cisimleri uzaklaştırmak, başını çarpması önlemek ve başını yan çevirerek ağzındaki salgı ya da mide içeriğinin akciğere kaçmasını engellemektir. Ağzını açmaya, dilini çıkartmaya çalışmak doğru bilinen yanlışlardan biridir. Vücudun diğer kasları olduğu gibi dil ve solunum kasları da kasılıp gevşediği için hırıltılı nefes duyulur. Bilinci yerinde olmadığı için ateşi düşürmek için su dolu küvete sokmak önerilmeyen bir yaklaşım.. Sakince nöbetin bitmesini beklemek, yardım çağırmak, başı yan çevirerek aspirasyonu önlemek ve sonrasında hastaneye başvurmak yapabileceğiniz şeyler arasında.

Hepinize sağlıklı günler dilerim.. Bodrum’dan sevgiler..

İmza: Tuna Doktor 🙂

 

Speak Your Mind

*