Çalışma hayatı, annelik ve çocuktan al feedback’i üzerine..
Çooook uzun zamandır siteme yazamıyordum. Fakat madem ki şu an çalışmıyorum, o halde yine deneyimlerimi paylaşma zamanı geldi diye düşündüm. Bu sefer de hangi konuyla sahnelere dönsem diye düşündüm düşündüm ve sonunda bu kadar fazla düşünmemeye karar verdim. 🙂
Çalışma hayatıma zorunlu olarak kısa bir süre ara vermiş olmak en çok Deniz’e yaradı! Yıllardır görmediği annesini bulmuş gibi sevinen Çonçik, resmen huy değiştirdi. Meğer çocuk beni çok seviyormuş. Ben onun canı, minnoş annesiymişim, dünyanın en güzel annesiymişim, beni babasından bile çok seviyormuş (babababa) ve fakat yıllardır içine atmış bunları yaw! İlk defa duyuyorum, ilk defa böyle seviliyorum!
O kadar özeniyoruz, ediyoruz, yine de çocuklarımız üzerinde farkında olmadan ne travmalar yaratıyoruz küçük küçük.. Aslında hayatın akışında bazı şeyleri farkedemiyoruz veya farketmek istemiyoruz.
Çünkü ilk part time olarak işe başladığımda, o zamana kadar yapışık ikiz gibi dolaşmak zorunda kaldığımız dönemlerde beni protesto eder gibi emmeyi bırakmıştı! İlk feedbackini o zaman vermişti belki de, ama ben anlamamıştım. İçinden süt gelmeyen bir kaynakda sakinleşebilen huzur bulan (bir şekilde ihtiyacı vardı ve en iyi pacifier benim vücudumdu) ve ben işe başlamıştım! Sonra normal de çalışmadım ben. Benim tercihimdi, ben normal değildim ve geceli gündüzlü çalıştım, Deniz’le çok az ilgilendim. İlk yıl sürekli şehir dışındaydım. Böyle böyle Deniz baba düşkünü oldu. Ki kızlar default olarak baba düşkünü doğarlar zaten, kendimden bilirim. Sonrasında da iş yoğunluğum, seyahatlerim hiç azalmadı. Ben annelikten ziyade çalışmak için yaratılmışım, anneliği beceremem de HR’lığı çok iyi beceriririm diye düşünmüştüm herhalde…
İkinci feedback üç beş ay önce gelmişti (aralarda farkında olmadan yediğim başka feedbacklerin olduysa kusuruma bakma yavrum). Resim çizmiş bana gösterdi, nasıl olmuş anne diye. Baktım esmer uzun boylu bir adam (Barış), yanında da biraz daha kısa sarı saçlı bir kadın çizmiş. Bilirim ki o boyut benim boyutum, çünkü Deniz kendisini babasının yarısı kadar çizer küçük çizer. Ay ne güzel çizmişsin diye konuşmaya başladım. Barış’tan bahsettim, sonra sıra sarışın kadına gelince demez mi “O benim!”. “E, peki ben neredeyim?? 🙁 ” dedim, yapıştırdı cevabı “SEN İŞTESİN!” Ki biz buna kurumsal hayatta feedback diyoruz işte. Feedback veremeyen nice yöneticiye kapak olsun.
İşten ayrıldığım hafta Deniz ile bol bol ilgilenmeye, oynamaya, yedirmeye içirmeye, okula götürüp getirmeye başladım ve bir hafta geçmeden döndüm Barış’a teşekkür ettim. Ben yokken onu çok iyi yetiştirdiği için!.. 🙂 -Beni tanıyanlar bilir, kendime haksızlık etme huyum hiç geçmiyor! 🙂
Bugünlerde ise göbekbağımız hiç kesilmemiş gibiyiz. Ona okula gitmenin, işe gitmenin önemini anlatsam da, sürekli olarak okula gitmek istemediğinden, hep benimle olmak istediğinden yakınıyor. Ben de ona okulumuz varsa okula gideriz, işimiz varsa işe gideriz diye anlatıyorum. Sen hiç benim işim olduğu halde işe gitmediğimi gördün mü? diyorum. Görmedi, ateşler içinde gittim, 20lik dişim çekilecek diye dişimin üstünden geçen kemik kesildi narkozsuz, yine işe gittim. Tatillerde hep çalıştım. Görmedi hiç, anladı sustu.
Ve yine bu sabah! Bu sefer okula anneannenin bırakmasını istedim. Kapıdan çıkarken ağlamaya başladı yine. Aşağı indi sokakta ağlamalar devam etti. Balkondan ikna etmeye çalıştım ama yüzü dudakları eğe büke hıçkıra hıçkıra ağladı. Söz doktordan sonra bir 5 dakika sana uğrayacağım dedim de öyle yürümeye ikna ettim. Ama okula gidene kadar ağlamış durmuş. Doktordan çıkınca da söz verdiğim için hemen uğradım. Koşarak atladı üstüme, öpüştük koklaştık. Ve hadi gel anne fotoğraf çekelim dedi ve bu fotoğrafları çektik.
Ah! Bir de unutmadan, geçen gün de bir feedback vermişti. Okuldan dönerken bana “anne biliyor musun ben büyüyünce hiç çalışmayacağım çocuğuma bakacağım” dedi. Sen bana çektirdin ben yavruma çektirmeyeceğim’in kibarcası. Peki kızım eve yemek, giysi nasıl alacaksın, çocuğunu yüzmelere, okullara nasıl götüreceksin vs deyince “o zaman 1 gün çalışırım 1 gün çocuğuma bakarım” dedi. Bulmuş çocuk optimum çözümü işte! Part time çalışırım diyor, hayatı kaçırdıktan sonra sen ne için çalışıyorsun ki diyor.
Demem o ki keşke ben de böyle bir iş bulsam.. Şu kriz ortamında bir akan param olsa cebime doğru, bir de çonçiğimle ilgilensem, kendimle, eşimle ilgilensem..
E hadi inşallah!
İlginizi çekebilecek diğer yazılarım:
Çalışan Anne etiketine tıklayabilirsiniz veya tam da buraya!
Beğendiyseniz yorum bırakmayı ve paylaşmayı unutmayın lütfen 😉