Daha önce hiç bir teşekkür yazısı yazmamıştım, sitemde. Teşekkür etmek, çalışanlardan mutluluğumu ilgili mecralara iletmek huyumdur ama sitemde de yer vermemiştim yani! 🙂 Benim için bir ilk olacak..
Teşekkür etmek istediğim kişi Deniz’in hatırlamak bile istemediğim yoğun bakım günlerinde günümü ışıldatan bebek hemşiresi Selin Kapaklı. O günleri hiç yazmadım. Bir şeyi yazıya döktüğünüzde ölümsüzleştirirsiniz. Sadece yazıya dökmek bile yeterlidir hafızana daha güçlü kazımak için. Kaldı ki bir de o yazıyı arada bir yeniden okuma ihtimali vardır hayatın boyunca -ki o iyice çiviyle çakar o unutmak istediğin hatırayı zihnine!
Bu nedenle hiç yazmadım o yoğun bakım günlerimizi. Oradaki acılarımı, hüzünlerimi, gözyaşlarımı, duygularımı bir tek Barış bilir. Başka kimsenin de bilmesini istemem. Zaten bilmesi gerekenler yanımda olsaydı “tahmin etmek” yerine “bilirlerdi”.. Ben de atlattıktan sonra unutmayı seçtim o dönemi..
Ama o döneme dair içime ısıtan bir insan vardı ki -Barış şahit- hiç unutmadım. Kendisine sorsan bende böyle bir iz bıraktığının farkında değildir çünkü yaptığı herşeyi, gösterdiği tüm ilgiyi öyle doğal yapıyordu ki, karşındakinin nasıl kalbine dokunduğunun bile farkında değildi. Üstelik küçücük bir kız o. Selin hemşire. Muhtemelen 20li yaşlarının başlarında, bırak anne olmayı henüz evlenmemiş çok tatlı, nazik ve güzel bir kız. İnsan şaşırıyor. Herkese bebek tutmayı, bebeğe bakmayı neticede teorik bilgiyi öğretebilirsin ama içinde yoksa sadece suratsız bir hemşire olur milyonlarcası gibi! Fakat bu kız o zor günlerimde benim meleğim oldu. Kendimi en çaresiz hissettiğim zamanlarda soğukkanlı yardımseverliğiyle önce zihnimi, telaşımı bastırdı. Neler olduğunu neler olacağını hiç bilmediğin zamanlarda farkında olmadan yol gösterdi. Gece nöbetçiyken böyle bir hizmet vermesi görev tanımında olmadığı halde -hatta belki de yasak olduğu bilmiyorum- sırf ben mememi boşaltamıyorum ve ağrıdan kıvranıyorum diye geldi neredeyse bütün gece mememi sağdı. Her 3 saatte bir emzirmek için bebeğimin yanına gittiğimde yanında bir iki dakika daha kalabilmeme göz yumdu hassasiyetimi anlayıp. Kovalamadı beni başkaları gibi. (Diğerleri de kovalamıyor elbette nazikçe çıkarıyor ama sen o duygularla popona tekme atılarak dışarı şutlanmış gibi hissediyorsun, gözün arkandaki bebeğinde kalarak)
Minicik bir desteğe bile muhtaç olduğum günlerde kocaman yüreğiyle hiç farketmeden elimden tuttu Selin hemşire. Anneliğin ilk günlerinde yaşadığım fizyolojik değişime destek oldu, nasıl emzireceğimi, o minicik canlıyı nasıl tutacağımı öğretti. O zamanlar Gezi Parkı olayları vardı biliyorsunuz, bir ÇapulSu olarak dünyaya geldi benim kızım. O Gezi olaylarında Gezi Parkından hastahaneye, hastahaneden Gezi Parkına gitti, bana oraların kokusunu getirdi. Sabaha kadar nöbetçi olup sabah olunca da Gezi’ye gitmek ne demektir, bu bile hayran kalmama yetmişti bu küçük büyük kıza!
Sevgili arkadaşım Verda’nın ne yazık ki oğlunun küçük bir operasyonu sebebiyle Selin’in yeni atandığı hastahaneye gitmesiyle de Selin’e ulaştım ve 8 ay gecikmeli teşekkürlerimi bizzat kendisine ilettim. Sonrasında da böyle bir yazıyı yazmaya karar verdim.
Okulu bitirip de hemşire olduklarında nerenin hemşiresi olacağını seçemiyorlar. Tamamen şanslarına hangi bölümde görev yapacakları. Ama sanki Allah baba bilerek demiş ki “Selin kızım sen bebek hemşiresi ol. Bu pozitif enerjinle yenidoğanlara ve acemi annelerine sağlık ver huzur ver.”
Teşekkürler Selin hemşire..
Not: Ne yazık ki Selin hemşirenin bendeki tek fotoğrafı bu aşağıdaki fotoğraf.. Onda da hiç güzel çıkmamış. 🙁
Speak Your Mind