Benim doğumum

hosgeldindeniz159Ne özel bir gündü.. Çok özel ama biraz hüzünlü.. Çok farklı hayallerim vardı. Örneğin doğal doğumu çok istiyordum. Doktorumla uzun uzuuun konuşmuş ve hem fikir kalmıştık, gerekmedikçe müdahale olmayacaktı. Çok güveniyordum kendime ve bebeğime. Çünkü kendine ve bebeğine, doğaya güven demişlerdi (gol 1) ama öyle olmadı. Bebeğimin omzu rahime yapıştı ve ilerleyemedi, sezaryen ameliyatı ile dünyaya geldi. Yani doğal doğumu bırak, normal doğumu da bırak, hadi epiduralli normal doğuma da razıydım ama müdahalenin Allah’ını yaşadık. Bize müdahale olmasın doğal bir şekilde doğuralım/ doğalım derken, bizim bir şeye müdahale edemediğimiz bir yöntemle doğduk. Öğrendim ki demek ki fazla da güvenmeyeceksin bedenine, bebeğine. (Not: Hala daha jinekoloğum der fiziksel yapım itibariyle rahat rahat normal doğum yapabilecek biriymişim ama işte bebek rahime yapışınca ne yapacaksın)

Kısaca özetlemem gerekirse bir sabah benim suyum ve nişanım geldi. Yaşasın kızımla engage olduk diye etrafta gezinip, “yaşasın doğum başlıyor” mutluluğu ve heyecanıyla yerimde duramıyordum. Hemen bir doktor kontrolüüüü, herşey yolundaa, akşam doooğru hastaneyee.. Önce Barış geldi, akabinde ebem, hazırlandık ve anneyi ve kayınvalideyi de arabaya atıp hastaneye yol aldık. Bakın bu da bir keşke’dir ki eğitimlerde hep söylendi hep söylendi ama ben beceremedim: anneyi ve kayınvalideyi almayın yanınıza. Stres oluyorsunuz. İstemesen de süre uzadıkça onlar dışarıda koltuk şartlarında bekliyorlar diye stres yapıyorsunuz. Stres doğumu durduruyor. Kaldı ki arada bir anne kapıya gelip “hadi kızım sezaryen ol” bakışı atıp kaçıyor, iyice çıldırıyorsunuz. Neyse, vardık hastaneye benim sancılar (ay pardon aldığımız eğitime göre dalga diyecektik, ama bildiğin sancı ayol bu) şiddetlenmeye başlıyor yavaş yavaş.. Ebem (iyi ki vardı) sırtıma masajlar yapıyor belimi okşuyor da öyle rahatlıyorum biraz. Yok arkadaş gitgide görüyorum ki dayanılacak gibi değil bu sancı mıdır ne dalgaysa.. (Uzadıkça da uzadı tabi biraz ondan) Hani endorfin doğal ağrı kesicimizdi? (Gol2) Hani bu hormonlar sayesinde ağrıyı o kadar da fazla hissetmiyorduk, başedebiliyorduk ağrıyla? Hani oksitosinle havada uçuyor bi mutlu oluyor sevgi böceği oluyorduk? Bıraksan küfredeceğim edemiyorum. Yok arkadaş benim o akşam, hormonlar bir yere kaçtı.

Sabah oldu Deniz hala yok.. Deniz ortalıkta gözükmedikçe (malum sevimsiz kontrolle ilerlemediği farkedilince) ben korkuyorum. Bazen bitsin bu acı sezaryene alsın diyorum “içimden” (bu itirafı ebem,doktorum ve Barış ilk defa burada okuyacaklar) bazen de sezaryenden korkuyorum nolur Deniz hadi gel diye dua ediyorum. Her gebe gibi santime takmışım sürekli kaç santim oldum ki diyorum. Sonunda doktorum “6cm ama santime takılma, Deniz bir ilerlese anında açılacaksın” diye açıklıyor.. Sonradan anlıyorum ki evet, o ilerlemediği halde 6cm açılmışım, o bir ilerlese 4cm daha açılacağım anında ama.. Yok! Halbuki Deniz’im neden ilerlemiyorsun, bak ben sana yardım edeceğim, havuz kiraladım havuza gireceğim, pilates topuna oturacağım sana rahat bi pelvik bölge yaratacağım?? Hadii.. Yok!.. İkna edemedim kuzumu.. Zaten Neşe Hanım’la (psikoterapist, hamile ve doğum psikoloğu) yaptığımız bir psikodrama çalışmasında Deniz bize nasıl geleceğini sormuştu, ne yapmam gerekiyor bilmiyorum, nasıl bileceğim demişti… Sonradan ne enteresan diyor insan.. İnsan beyni böyle bir şey, böyle güçlü!

Derken saatler geçiyor Deniz yok.. Ben 6cm.. Anne kapı aralığından bakış atıyor.. Hayalimdeki doğum uçtu gitti; müzikçalarım, mumlarım, Buddha’larım öylecene tezgahın üstünde duruyor fonksiyonsuz.. Öyle bir ortam işte.. Deniz’in kalp atışlarını dinliyoruz, artık gitgide azalıyor sancılar da. Canım doktorum Melike’nin yüzünü hatırlıyorum hayal meyal.. Sezaryene alması gerektiğini anlıyorum artık yavaş yavaş.. Ve sonunda ağzından bakla çıkıyor: Sezaryen. (Aklıma geldikçe hala ağlayasım gelir) Ama ekliyor: “Bak söz, o zamana kadar Deniz ilerlerse ameliyathanede bile olsak normal doğurturum seni” 🙂 Tamam tamam geç bunları diyorum daha kibarca. Doktorumu çok seviyorum ve güveniyorum. Gerekmediği müddetçe müdahale etmeyeceğine karşı inancım o kadar tam ki sorgulamıyorum hiç bile. Sadece kaderime ağlıyorum şu an. Orada ise neşeliyim o anda. Olsun koymadı kiii koymadı kiiii modunda, gayet olgun. Zaten benim yaşadığım hüzünlerde içime atıp olgun davranma huyum yok mu beni o bitiriyor çünkü ben öyle gözüktükçe insanlar üzüntülerini saklamıyorlar ve ben kendimi onları teselli ederken buluyorum bir de o halde! Halbuki çaktırsam üzüntülü olduğumu yanıma yanaşıp “vah vah vaaah” demeyecekler. Neyse doğum anımda böyle gelişmedi tabi ama apar topar sezaryene gitmeseydim de odada kalsaydım biraz eminim orada da olay böyle gelişecekti 🙂

hosgeldindeniz004

Derken ameliyathaneye gidiyorum sedyeyle! Of nefretlik bişi! Halbuki ne güzel yürüyerek gidecektim doğuma, yürüyerek Deniz kucağımda çıkacaktım. Hadi bilemedin dikiş mikiş acısı varsa sandalyede; ama Deniz mutlaka kucağımda, mutlaka beraber çıkacaktık! Bir odaya alınıyorum büyükçe. Öyle sevimsiz bir oda ki anlatamam. Aletler bilmemne çok korkunç. Aklıma skin to skin is perfect style klibi geliyor.. Anestezi için bekliyorum. Bir an evvel yapsınlar da ameliyathaneye gidelim diye. Doktorum, Barış, ebem kapının dışındalar, arada bir gözgöze geliyoruz. Çok neşeliler ama ben korkuyorum. O arada doktorum yanımıza geliyor nasıl anestezi uygulasak diye anestezist soruyor, doktorum önce epidural vs derken birden genel anestezi diyor! “Ne geneli yaa” diye bağırdığımı hatırlıyorum kadıncağıza. (Buradan huzurlarınızda çok özür diliyorum ama ne yapayım) Melike değiştiriyor: “epidural spinal. Acil almam lazım ameliyata.”  Sürekli sancım var ve sancım geldiğinde tam epidural yapılıyorken hareket edersem hayatımın kabusu olur. Tam yapacaklar, sancım geliyor durduruyorum. Neyse sonunda yapıyorlar. Ay o da ne! Ameliyathane orasıymış! Bir yere götürmüyorlar ki beni?? Hoop bi yatağa devirdiler uzayda düşüyormuşum gibi bişi oldu aşağılarımı hissetmiyorum sanki üstümü yatağa devirdiler, bacaklarım başka yerde kaldı, tuhaf bişi! Derken Melike ve yine jinekolog eşi başlıyorlar ameliyata, hissedip hissetmediğimi sorup. Ben tabi hiçbir şey görmüyorum. Barış da bakmıyor. Serpil Ebe anlatıyor. Kestiler, başı çıktı vs vs vs… Nasıl bir doğum istiyordum bilahere yazarım belki. Bir madde de eğer sezaryen olursam yavaş yavaş çıksın dünyamıza, alışa alışa idi. “Yavaş yavaş çıkarıyor doktorun” diyor Serpil Ebe. Seviniyorum. Meğer omuzları rahime yapışmış kuzumun ve çıkarmakta zorlanıyorlar. Serpil ebe çaktırmıyor bize. İyi ki çaktırmadı yoksa soğukkanlı Pelin orada bayılarak kendi kendine genel anestezi yapabilirdi böylece. Derken tabi istemediğim ama gerektiği için yapılan müdahaleler yapılıyor Deniz’e ve sonunda kucağıma veriliyor. hosgeldindeniz057Ce-eee’den biraz uzun ama hayalimdekinden kısa.. Dikişlerim yapılırken hep kucağımda kalsın isterdim skin to skin, ben ısımla ısıtırdım onu, üstümüze de battaniye örterdik. Tabi öncesinde de ameliyathane ısısını biraz düşürebilirdik. Bunun yapılabildiğini biliyorum da işte nasılsa sezaryen olmayacağım ya hiç uzun uzadıya konuşmadıydık ki Melike ile. Yoksa sezaryen ihtimaline de biraz zaman ayırsaydım hamileyken, doktorumu bunlara da ikna edebilirdim belki de…

 

 

hosgeldindeniz123

hosgeldindeniz104Neyse ki Deniz anlaştığımız gibi babasının kucağında gidiyor bebek bakım odasına ve sonrasında da bizim odamıza. Hep baba kucağında, anne yokluğunda. Deniz’in ben daha ameliyathanedeyken Barış’ın parmağını bir tutuşu vardır, kıyamam..

 

 

 

hosgeldindeniz163Bir gün önce sabah nişanla başlayan maceramız ertesi akşam 21:15’de Deniz’in aramıza katılmasıyla son buldu. Ben de tam bir saat sonra odama çıkabildim ve Deniz’imi hiç inmeyeceği kucağıma aldım.

Zaten 4.trimesterin önemine inanırım ki başıma gelen bu doğum sayesinde bir de attachment parenting  yöntemini seçtim kendime ebeveynlikte.. Ondan da bilahere bahsederim..

 

Hoşçakalın dostlar!.. Hamileyken de sık sık dediğim gibi:

“Yaşam daima yolunu bulacaktır.” Carl Sagan

215285_10151644976543708_1214849158_n

Comments

  1. Banu Ergin says:

    yanlışşşşşş.. sadeece 20 saat sonra artık düşün bakışı attımmmmmmmmm….

    • mammamia says:

      hahahahaha..peki annecim 🙂 🙂 🙂

      • meşale ulaş says:

        :))))) Ben olsam 20 saat sonra değil 2 saat sonra gelirdim valla :))) Bir anne olarak çok beklemiş valla :)))

        • mammamia says:

          hehehe.. işte o yüzden “bir anne” orada olmamalı benim için çünkü herkes hemencik doğurmuyor 🙂 Mesela benim doğumumdan bir kaç hafta evvel bir arkadaşım 22 saatte doğurdu. Ben 23de sezaryene girdim düşün 🙂

  2. meşale ulaş says:

    Elticim tebrikler çok güzel bir site olmuş , bayıldım… Ne güzel anlatmışsın duygularını , yaşadıklarını. Seninle doğumunu konuşamadık hiç belki ben istemedim o zamanlar sana tekrar yaşatmamak için , belki sen istemedin , belki sırası gelmedi bilemedim ….. Sen doğumların belkide en zorunu yaşadın hem normal doğum yaptın, hem sezeryan, bu bir annenin yaşayacağı en zor durum olsa gerek. Biliyorumki sen herşeyin normali ( hatta normalinde üstünü :)) ) olmasını istiyordun ama işte dediğin gibi hiçbirşey planlandığı gibi olmuyor , hele bu bir doğumsa hiç olmuyor maalesef… Ama sonuç hep mükemmel , dünyaya her şekilde olursa olsun senin çabanla bir parçan geliyor mucizevi bir şekilde ve sen onun o güzel bakışlarını , o kukosunu duyduğun anda herşey siliniyor , bütün zorlu doğum saatlerin , acılar birden sevince , mutluluğa dönüşüyor değilmi ? Bütün annelere evlatlarını sağlıklı birşekilde kucaklarına almayı nasip etsin rabbim inşallah ve isteyen herkese bu duyguları yaşatsın….
    Öpüyorum seni… Ama Deniz’i kocaman :)) kıskanmak yok , artık böyle :))

    • mammamia says:

      Çok sağol elticim. Evet hiç fırsatımız olmadı konuşamadıydık. Ben istemedim değildi aslında aksine genel olarak doğum ve sonrasında dertleşecek birine de çok ihtiyacım vardı ama denk gelmedi herhalde bir şekilde. Sağlık olsun. Çok çok öpüyorum! Dediğin gibi Allah her isteyene bu güzel duyguyu yaşatsın, sağlıkla evlatlarına kavuştursun!..

  3. denizkizi says:

    Dogum hikayenizi cok merak etmistim benim gibi tutturuk bir gebeyi gorunce :))) ikiz bebek bekledigim icin sezeryan ihtimali hep agir basiyor israrla normal diyorum, ama bu yaziyi gorunce doktorla hemfikir olmanin ne kadar onemli oldugunu bir kez daha anladim, benim su anki en buyuk sikintim bu, doktorun sonuna kadar zorlayacagini bilmek bile yetiyor bence insana, gerisi de artik gercekten takdir-i ilahi, en guzeli Keske dememis olmak, hersey denenmis son careye donulmus.
    Bir de su dalga, endorfin, bedenine guvenme kelimelerini birebir algiliyoruz, o gun oyle olmayabilecegini bilmek bile, benimle ayni hisseden birinin agzindan dinleyince daha rahatlatici :))

Speak Your Mind

*